5 Mart 2015 Perşembe

MÜHENDİSLİĞİN 3.BOYUTU ''JEOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ''

Jeoloji Mühendisi Tanımı
Yerkürenin başlangıcından bugüne kadar geçirdiği yapısal değişmeleri, yerkabuğunun 
yüzeyinin ve altının bugünkü durumunu inceleyen, yerleşim alanları ve her türlü mühendislik 
yapılarının yer seçimi çalışmalarını yürüten kişidir.

Görevleri
*Jeotermal (sıcak su) enerji kaynaklarını bilimsel ve teknik yöntemlerle araştırır, potansiyelini belirler ve kullanıma hazır hale gelmesini sağlar,

*Yerkürenin yüzeyini ve yeraltındaki doğal zenginliklerin maden, petrol, doğalgaz, yeraltı suları gibi kaynakların birikimi ve dağılımına neden olan faktörleri inceler,

*Jeotermik (sıcak su) enerjiyi bilimsel ve teknik yöntemlerle araştırır,

*Doğal afetlerin (heyelan, deprem, su baskını gibi) nedenlerini araştırır, bunların  zararlarını azaltmaya yönelik incelemeler yapar, 

*Yerkürede meydana gelen fırtına, kuraklık, kar, buz, dolu, yağmur, sel, su baskını gibi  olayların yerküre üzerindeki etkilerini inceler, bunlardan doğabilecek olumsuzlukların  giderilmesi ve en aza indirilmesi için çözümler üretir,

*Yeryüzünün jeolojik haritalarını çizer ve çizilmiş haritaları okuyarak yorumlar,

*Yerüstünden ve yeraltından elde edilen fosillerin kimyasal analizlerini yapar,

*Kent alanlarının, imar çalışmaları ve nükleer enerji santralleri köprü, baraj, liman, 
havaalanı, tünel, karayolu ve demiryollarının yapılacağı yerlerin en uygun jeolojik 
özelliklere göre seçilmesine çalışır, bu alanda araştırmalar ve incelemeler yapar,
Çalışma konularıyla ilgili olarak planlama, projelendirme, uygulama, denetleme ve 
değerlendirme görevlerini yürütür.

Mesleğin Gerektirdiği Özellikler
Jeoloji mühendisi olmak isteyenlerin;
Matematik, fizik, kimya, coğrafya konularına ilgili ve bu konularda başarılı,
İnceleme ve araştırma merakına sahip,
Açık havada çalışmayı seven ve doğa şartlarına dayanıklı kimseler olmaları gerekir.

Çalışma Ortamları ve Koşulları
Jeoloji mühendisleri; çoğunlukla açık arazide, şantiyelerde, çalışırlar. Yeraltı ve yer üstünde araştırma yapılması gereken her katmanda görev yaparlar ve ıslak, soğuk, sıcak vb. ortamlarda bulunurlar. Arazi çalışmaları genellikle yaz aylarında yürütülür. 
 Arazide elde ettikleri bulguları incelemek üzere laboratuvarlarda kimyasal analiz çalışmaları yaparlar. Büro ortamında harita okunması, çizilmesi ve araştırma sonuçlarının rapor edilmesi gibi çalışmalar yaparlar. Jeoloji mühendisleri arazi çalışmaları sırasında aylarca arazide kalırlar ve zaman zaman çadırlarda yaşarlar. Bu nedenle yaşamlarının düzenli olduğu pek söylenemez.








Çalışma Alanları ve İş Bulma Olanakları
Yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı daha iyi ve bilinçli kullanmamız ülke ekonomimiz için bir zorunluluktur. Ayrıca, hızlı bir kentleşme sürecinde olan ülkemiz için sağlıklı imar projelerinin üretiminde Jeoloji Mühendislerinin görüşleri büyük önem taşımaktadır.3213 sayılı Maden Yasası gereği jeoloji mühendisleri arama ve ön işletme faaliyet raporlarının hazırlanmasında maden mühendisleri ile birlikte çalışmaktadırlar.Son günlerde gündemde olan Yeraltı Suyu Yasası, Kıyı Yasası, İmar Yasası kanunlaştığı takdirde hem ülke ekonomisine büyük faydalar sağlanacak hem de jeoloji mühendislerinin işsizlik sorununun azaltılması beklenmektedir.Kamu kurumlarında çalışanlar yoğun olarak Devlet Su İşleri, Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Türkiye Kömür İşletmeleri, Etibank, İller Bankası, Türkiye Petrolleri A.O. gibi kuruluşlarda görev yapmaktadırlar.Son yıllarda mezunlar arasında bankacılık sektörüne talep artmıştır. Yabancı dil, bilgisayara yatkınlık ve matematik bilgisi bu talebin başlıca nedenlerini oluşturmaktadır. Bu konuda en büyük etkenlerin işsizlik sorunu ve öğrencilerdeki motivasyon eksikliği olduğu vurgulanmaktadır.Mezun olan öğrencilerin işe girişlerinde hem kamu, hem özel kesim büyük ölçüde cinsiyet ayrımı yapmakta ve erkek elemanları tercih etmektedirler. Jeoloji mühendisliğinde üniversiteye girişte bayanların oranı %20 civarında iken çalışma oranlarının çok düşük olduğu saptanmıştır. Gerekçe olarak, arazi ya da şantiye ortamında çalışma şartlarının bayanlara uygun olmadığı ileri sürülmekte ve işverenlerin kadın jeoloji mühendislerinin istihdamı konusunda oldukça çekimser oldukları gözlenmiştir. Ancak bu sorun yalnızca jeoloji mühendisliği alanına özgü olmayıp şantiye çalışmalarını gerektiren diğer mühendisliklerde de söz konusudur.

Jeoloji mühendisliği çok geniş çalışma alanı olan bir bilim dalıdır. İnşaat sektöründen madencilik, çevre, şehir ve bölge planlamaya kadar çeşitli çalışma olanakları bulunmaktadır. Baraj, gölet, köprü, tünel, yol ve insan yerleşimleriyle ilgili tüm altyapı ve inşaat projeleri, planlama faaliyetleri jeoloji mühendislerinin çalışma alanıdır. Mezun sayısına sınırlama getirilmesi, eğitimde kalitenin günümüzün teknolojik gelişmelerine uyum sağlayabilecek düzeye yükseltilmesi ve jeolojik verilerin öneminin ve sağlayacağı ekonomik yararların anlaşılması işsizlik sorununu azaltacaktır.Eğitim veren fakültelerin mezun sayısı mevcut kadroların üzerindedir. Ancak, eğitimde kalite farklılığı da gözlenmektedir. Gerek laboratuvar ve teknik gereçlere sahip olmayan üniversiteler ve gerekse staj süresi (genelde kamu iş yerlerinde) büro çalışması şeklinde geçtiğinden, öğrenciler, piyasanın istediği düzeyde yetiştirilememektedir.

Bazı üniversitelerde uygulamaya konulan uydu teknolojileri (uzaktan algılama) ve coğrafi bilgi sistemleri jeoloji mühendisliği bölümü öğrencileri tarafından büyük ilgi görmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu konuda yetişmiş elemana ihtiyaç olacağı dikkate alındığında bilgisayar uygulamaları ve mesleki bilgi ve becerileri gerektiren bu sektörde önemli iş potansiyeli bulunmaktadır.

YARARLANILAN BİLGİ KAYNAKLARI
Jeoloji Mühendisleri Odası,
Jeoloji Mühendisleri Odası Haber Bülteni,
Türkiye İş Kurumu Türk Meslekler Sözlüğü,
Maden Tetkik Arama Enstitüsü,
Devlet Su İşleri,
Ketin İ. 1982 Genel Jeoloji I. İ.T.Ü Kütüphanesi S.1096,
İller Bankası Genel Müdürlüğü,
Meslek elemanları. 
2010 ÖSYS Başvuru Kılavuzu,
Yüksek Öğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu,
Meslek Yüksekokulları ile Açık öğretim Ön lisans Programları Mezunlarının Lisans 
Öğrenimine Dikey Geçiş Sınavı 2010 Kılavuzu,
ÖSYM Üniversiteler Yükseköğretim Programları ve Meslekler Rehberi-2000






1 Mart 2015 Pazar

Meke Krater Gölü

      Meke Krater Gölü, Konya`nın Karapınar ilçesinde, sönmüş bir volkan kraterinin suyla dolmasıyla oluşan ve ortasında adacıklar bulunan göl. Karapınar-Ereğli yolunun 7. km.`deki sapaktan 2 km. içerdedir.
    Meke Krater Gölü, Konya'nın Karapınarilçesinde, sönmüş bir volkankraterinin suyla dolmasıyla oluşan ve ortasında adacıklar bulunan göl. Karapınar-Ereğli yolunun 7. km.'deki sapaktan 2 km. içerdedir.

Göl ve birincil kraterçukurunun uzunluğu 800 m, genişliği 500 m dir. 12 metre derinliğindedir.


400 milyon yıl önce ( Pleistosençağda) volkanik patlama sonucu oluşan bu krater ( piroklastik koni), zamanla suyla dolarak göle dönüşmüş ve daha sonra, günümüzden 9000 yıl önce ikinci bir volkanik patlama ile gölün ortasındaki ikinci volkan konisi oluşmuş, zamanla o da suyla dolarak ikinci bir göle dönüşmüştür.

Meke Gölü deniz seviyesinden981 m yüksekliktekidir. Ana Meke'nin ortasında bulunan ve su seviyesinden 50 m yükseklikte olan volkan konisindeki göl 25 m derinliktedir ve suyu tuzludur.

Adayı oluşturan volkanik kütlenin yapısı, en şiddetli yağmurları bile hemen emecek yeteneğe sahiptir. Meke'nin biçiminin binyıllardır bozulmamasının nedeni budur.
Ama son yıllarda Konya havzasındaki yeraltı sularının bilinçsiz tüketimi yüzünden yaz aylarında tamamem kurumaktadır.
Nasıl oluştu?
1. derecede doğal sit alanı olan göl, iç içe 2 krater gölünü barındırıyor. Göllerin oluşumu şöyle: 5 milyon yıl önce volkanik patlamayla oluşan krater, zamanla suyla dolarak göle dönüştü. Daha sonra ikinci bir volkanik patlama meydana geldi ve gölün ortasındaki ikinci volkan konisi oluştu. Zamanla o da suyla dolarak ikinci bir göle dönüştü. Bir ada olarak ana mekenin ortaya çıkmasını izleyen dönemlerde çeşitli patlamalarla bir bölümü ana koniye bitişik, bir bölümü de ada halinde olmak üzere 7 tane küçük meke daha ortaya çıktı.

Göl iki zamanlı volkanik bir krater gölüdür. Göl I.zamanda 4 km. çapında, yuvarlak bir çöküntü alanı içerisinde oluşmuş, ikinci bir püskürtme ile göl içerisinden sekonder denilen yükselmeler meydana gelmiştir. Bu oluşumdan sonra da gölün ortasında, 1.500 m. genişliğinde, göl düzeyine göre 140 m. yüksekliğinde proklastik oluşumlu volkanik Meke Tepesi bulunmaktadır. Bu jeolojik oluşumlar bununla da tamamlanmamış, sonraki evrelerde çeşitli patlamalar meydana gelmiş ve burada Parazit Koni denilen yedi küçük tepe (meke) daha meydana gelmiştir. Jeomorfolojide bu tip oluşumlara Kaldera ismi verilmekte olup, iç içe gelişmiş volkan bacası anlamına gelmektedir. Tepenin ortası içeriye doğru obruk şeklinde çöküktür. Günümüzde bu tepe volkan küllerinin sönmesinden ötürü bakır rengini almıştır. Göl çevresinde ve tepenin üzerinde yanık volkan küllerinin renkleri, külleri açıkça görülmektedir.


Meke Gölü’nün derinliği 12 m.yi geçmemektedir. Deniz seviyesinden yüksekliği de 985 m.yi bulmaktadır. Gölün yüzölçümü 0.5 km2’dir. Gölün magnezyum ve sodyum sülfattan oluşmuş su kaynakları yeraltından kaynaklanmaktadır.

Tarih boyunca Meke Gölü ve çevresi Karamanoğulları’nın, Osmanlı Devleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tuz ihtiyacını karşılamıştır. O dönemlerde bu amaçla kullanılmış eski yapılara ait kalıntılar göl çevresinde görülmektedir. Yolun batısında Tekel işletmesinin eski tuz depoları, müştemilat yapıları bulunmaktadır. Gölün doğusunda 10-15 m. uzaklıkta tatlı su kuyusu bulunmaktadır. Gölün batı yakası ise oldukça dik ve keskin kayalıklarla kaplıdır.
Geçen yıl yaz aylarında yeterli yağış almadığı için kuruyan, bazı bölgeleri de bataklık haline gelen Meke Gölü’nün imdadına kışın yağan yoğun kar yağışı yetişti. Yağan bahar yağmurları ve eriyen karlarla birlikte gölün su seviyesi yükseldi. ‘Dünyanın nazar boncuğu’ olarak nitelendirilen göl kuruma tehlikesini atlattı. Yaz aylarında flamingoları ağırlayan Meke Gölü’nün bir benzeri ise yalnızca Kanada’da bulunuyor. Geçen yıl gölü besleyen yeraltı sularının çiftçilerce tarımda kullanılması ve çevresinin korunmaması nedeniyle göl, bütün güzelliğini yitirmişti. Bunun üzerine gölde yaşayan flamingo sürüleri de başka sulak alanlara gitmişti. Öte yandan Meke Gölü’nün yakın bölgelerinde orman oluşturma çalışmaları devam ediyor. Bu çerçevede bölgeye geçtiğimiz dönemde 300 bin ağaç dikildi. Meke krateri, 25 metre derinlikte gölün yüzeyinde bir koni gibi yükseliyor. Meke’nin üzeri kızıl kahverengi, mor, kırmızı ve siyah renkli volkanik taş parçaları ile kaplı. Bu renkler kraterin bir volkanik dağ olduğunu ele veriyor. Volkanik taşlardan oluşan krater, şiddetli yağmur sularını da emiyor. Bilim adamlarınca 5 milyon yıl önce bir volkanik patlama sonucu oluştuğu bildirilen göl, taban suyuyla besleniyor. Gölün ikizi ise Kanada’da bulunuyor.
kaynak: turkcebilgi.com